Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | iyi sonuç vermek | work v. | ||
We in Europe have long held that a partnership approach works best. Biz Avrupa'da uzun zamandır ortaklık yaklaşımının en iyi sonucu verdiğini düşünüyoruz. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Colloquial | iyi sonuç vermek | do any good v. |
Turkish | English | |
---|---|---|
General | ||
General | daha iyi sonuç vermek | give better results v. |
General | sonuç vermek (iyi ya da kötü biçimde) | redound v. |